Eyvah çocuğum ergen oluyor!
Bir çok anne baba, çocuğu ergenlik dönemine gireceği zaman az ya da çok endişelenmeye başlar.
Endişelenmekte de çok haksız değiller aslında. Çünkü ergenlik dönemi, her ne kadar normal gelişimin bir parçası olsa da kendi içinde bir takım zorluklar barındırır.
Ergen bir taraftan erişkin adayı olduğu için bunun provası niteliğinde yetişkin tipi davranışlar sergilemeye çalışırken, bir taraftan da içindeki çocuksu duyguları kontrol edemediği için yaşından beklenmeyecek davranışlarda bulunur.
Anne baba ergen çocuğunun bazen yaşından küçük, bazen de yaşından büyük davranış gösteriyor olmasına pek anlam veremez.
Bir çok ebeveyn ergen çocuğu ile ilgili sıkça yaşamış oldukları çatışmaları ve sorunları, bu dönemin doğası gereği olduğuna inanır.
Her ne kadar ergenlik dönemi kendi içinde bir takım zorlukları barındırıyor olsa da, yaşanan her türlü sorunu bu dönemin doğasına bağlamak doğru bir yaklaşım değildir.
Çünkü bir çok psikiyatrik bozukluklar genelde bu dönemde ortaya çıkmaya ya da şiddetlenmeye başlar.
Ergenlik döneminin sağlıklı ve doğal seyrinde gitmediğini gösteren belirtiler nelerdir?
1. Sosyalleşmekte, ilişki kurmakta, arkadaş edinmekte, kendini ifade etmekte sorun yaratacak düzeyde çekingenlik, utangaçlık ve özgüven eksikliğinin olması, aslında “Sosyal Kaygı Bozukluğu”’nun belirtileri ile ilgilidir.
Ebeveynler ergenin göstermiş olduğu bu belirtileri “zaten çocukluk döneminden itibaren hep çekingen ve sıkılgan bir yapıya sahipti” diyerek, çocuğun normal kişiliğinin bir parçasıymış gibi kabul etme eğilimindedirler.
2. Daha öncesinde gayet sakin, derslerde başarılı, neşeli, mutlu, dışa dönük, arkadaşlarıyla keyifli vakit geçiren, gelecekle ilgili hedefleri ve beklentileri olan bir çocukken; ergenlik dönemi ile birlikte daha gergin, sinirli, derslerde başarısız, mutsuz, karamsar, kendi içine dönen, arkadaşları onu çağırsa bile dışarı pek çıkmayan, hatta çoğu zaman sadece kendi odasında vakit geçiren salona dahi çıkmayan bir ergen olmuşsa, bu durum büyük ölçüde “Depresif Bozukluk” ile ilgilidir.
Depresif Bozukluk, hayatın her döneminde kişinin yasam kalitelisini ve sağlığını ciddi düzeyde bozan bir psikiyatrik hastalıktır.
Hatta ağır düzeydeki bir “Depresif Bozukluk” bazı kişilerde intihar düşüncesini bile tetikleyebilmektedir.
Hele hele ergenlik dönemindeki “Depresif Bozukluk” bu dönemin hassasiyeti gereği daha da riskli olabilmektedir.
3. Ergenlik dönemi ile birlikte ortaya çıkan belirgin derecedeki davranış ve huy değişiklikleri
(aşırı alınganlık, aşırı şüphecilik, aşırı sinirlilik ve öfke patlamaları, uykusuzluk, garip davranışlar, gerçeklik algısının azalması, olmayan sesler duyma yada şeyler görme, daha önce ilgili olmadığı bir konuyla ilgili aşırı meşgul olma)
Özellikle de ailesel yatkınlık varsa, “Şizofreni”, “Bipolar Bozukluk” gibi bir akıl hastalığının belirtileri olabilir.
4. Sık sık dışarı çıkmak isteme, eve gelme konusunda isteksizlik, evden ve okuldan kaçma, dışarda çok fazla kalma konusunda ısrarcı olma,
Çok fazla para harcama, izinsiz para alma, çok fazla yalan söyleme,
Anlık duygu durum değişiklikleri, konrtrol edileyen sinirlilik, öfke nöbetleri,
Arkadaş çevresinin değişmesi, yaşına uygun olmayan ortamlarda bulunma,
Eşyalarının karıştırılmasına ve odasına izinsiz girilmesine aşırı düzeyde tepki gösterme, gibi davranış sergileyen ergenlerde mutlaka "Davranış Bozukluğu" “Uyuşturucu Madde” kullanma olasılığı akılda tutulmalıdır.
5. Bir de yaşamın her döneminde ve her alanında önemli sorunlara neden olabilen (ebeveynlerin basit bir şekilde dikkati eksik, tembel, şımarık ya da hareketli çocuklar olarak bildikleri) "Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu".
Ergenleri anlayabilmek ve yaşanan sorunları doğru yönetmek için, öncelikle, onların normal gelişim süreçlerini bilmeliyiz. Ve aynı zamanda da onlarla sağlıklı bir iletişim ve ilişki kurabilmeliyi becerebilmeliyiz.